30 Aralık 2010 Perşembe

iyi böyle!!

Her günün sabahı aynı derim,evden çıkıp otobüse binmek için durağa yürürken.Öyle olmadığını bilirim aslında.Olur mu hiç hep aynı! Bedenler aynı şeyleri yapıyor olabilir evet.Ama hepimizin kafasında başka senaryolar var o an.Yaşanmış,yaşanmamış belkide yaşanması imkansız.Merak ediyorum zaman zaman,kim ne düşünüyor,ne için üzülüp,ne için seviniyor? Başkaları da beni merak ediyor mudur acaba? Bu da bir merak konusu benim için.Deli misin kızım, demiyor olamam tabiî ki kendime.Düşündüğün şeye bak! Bunu diye diye yinede düşünüyorum işte.İsimlerini bilmediğim,seslerinin nasıl olduğunu duymadığım,haklarında,hiç hakkım olmadan  bir sürü fikir ürettiğim bu yabancılarla,aynı otobüse biniyoruz.Hepimizin amacı aynı,işe gidiyoruz.Bazen o oturmuş ben ayaktayım diye birbirimizden nefret bile ediyoruz.Aynı mekanda başka havalar soluyoruz yani.Günlük hayatta sürekli iç içe olduğumuz ya da tanımadığımız,hiç görmediğimiz her birey başka bir dünya bana göre.Aynı evin içinde yaşayanlar bile aslında farklı dünyalarda yaşıyorlar.Farkında olmadan ya da bunun böyle olduğunu bilip kabul etmeden.Biz aynı dili konuşuyoruz,birbirimizi çok iyi anlıyoruz,aynı evde hiç sıkıntısız yaşayıp gidiyoruz… İyi hoş sözler bunlar ama geçerlilik sınırları var gerçek hayatta.Kiminin kalın bu sınırı diğer tarafa geçmek zor,kimininki de alabildiğine ince,geçirgen.Hangisi kime göre iyidir bilemem ama, ben pek sevmem çok geçirgen olanı.Her konuda sınırları olmalı insanın ve izin vermemeli aşılmasına.Mesela tahammül sınırı bir kere yaydımı kendini,öyle ödünler verirsin ki kendinden ruhun bile duymaz! Sen olmazsın işte o zamanlarda.Ben de istemem ki kendi olmayanı hayatımda.Kendimi de istemem ben olmazsam eğer.O yol arkadaşları yabancı evet.Ama en azından ben bilmiyorum,o an kendileri mi yanıbaşımda duran,yoksa başkasına mı bürünmüş.İşte bir tek bunu merak etmiyorum,iyi böyle!

26 Aralık 2010 Pazar

gerçekten ağlar mı arkamdan??

Hep bir şeyler söylediler bize,küçüklükten beri.Ne olduğunu o zamanlar anlamadığımızdan şimdi “bir şeyler”onlar bizim için.Yemeğini bitir arkandan ağlar,kahve içme kararırsın,ayakkabını ters bırakma vs…Bizi düşündükleri için söylemişler hepsini,iyi bir niyet varmış altında.Olabilitesi hiç önemli olmamalıymış aslında şimdilerde anlıyorum.Ne amaçla söylendiğiymiş içlerinden çekip çıkarılması gereken ana fikir! Büyüyünce!ne oldu sanki.Bizi sevdiğini zannettiklerimizin abartılı,samimiyetsiz,olmayacak, sözüm ona sevgi sözlerine inanıyoruz.Ama sorgulamadan inanıyoruz şimdi.Benim iyiliğimi gerçekten düşünüyor mu,beni seviyor mu diye sorgulamadan.Sırf bunları duymak iyi geliyor diye inanıp gidiyoruz işte.Keşke şimdi de inanmamız istenilen, sadece yemeğin arkamızdan ağlayacağı olsaydı.Masum,kendi halinde ve her şeyden önemlisi söyleyenin bizi sevdiğinden şüphe duymayarak!

24 Aralık 2010 Cuma

kusurlu hayaller!


Peşimsıra gelen hayallerim,çocukluk hayallerim mi,gençlik mi,az önce mi kurdum acaba ? Yoksa hayal bile değil mi? Fark ettim de her gece yattığımda yıllar sonrası için
bile kusursuz hayaller kurabilen ben,şimdilerde sadece günlük hayaller kurar
olmuşum.Bu değişim neden? Ulaşamayacağımdan emin olduğumdan mı,uğraşmaya gücüm olmadığından mı ya da o kusursuz sandığım hayallerin hepsi kusurlu mu? Yaşlı hissediyorum ruhumu,sebep bu sanırım.
İlkokul çocuğu gibi kıpır kıpır olabiliyorum eğer
istersem.Ama ruhum yorgun,yaralı,kırık,hasta ve yaşlı.Onu geriye döndüremem
biliyorum.Çok derin izler çünkü.Şu anda hala üzerlerinden tekrar tekrar
geçilmekte.Başka sebeplerle,başka acılarla.Geri döndüremesemde en azından
dursun,bedenim onun yaşına gelene kadar beklesin,daha da yaşlanmasın,
yormasın artık beni.Durmazsa yetişemem.Çok çabuk kabul ederim gitti artık
yakalayamam der, vazgeçerim…