2 Mayıs 2011 Pazartesi

!

Sigarasını, vücudunun her zerresine duman ulaştırmaya yemin etmiş gibi içine çekiyordu.Anlam yüklemeye çalışmadan, neden yaptığını bilmeden yaptıklarının başında geliyordu sigarayı böylesine tüttürmek.Soran olursa da  dudağının kenarını hafiften yana bükerek, tek kaşını kaldırıp sadece mimikleriyle, gözleri yerde cevap veriyordu.Aslında sanane demek istiyordu bağıra bağıra ama o bile zordu.Karşısındakini kırmaktan çekindiğinden değildi bu sessizliği, gücü yoktu.Kendisi bile çözememişken bu vasat halinin sebebini, kime nasıl anlatabilirdi ki! Hayatta iyi ya da kötü yaşanılan herşeyin bir sebebi olduğuna inanırdı yıllardır.Ahkam keserdi hatta “vardır bi sebebi, anlarsın günü gelince” diye.Şimdilerde kendisinin anlayacağı, sebebin suratına bir tokat gibi çarpacağı günü bekler oldu büyük bir sabırsızlıkla.Belkide biliyordu ama kendisine bunu söyleyemiyordu.İşte bu da başlı başına bir gerçekti ve günü gelecekti.
Sigarası bitti, küllüğün dibinde onu gördü ve üzerine bastı izmariti.Odanın, gözlerine perde gibi inen pusu karıştı dumana.Tavanı izlerken sulanan gözleri, iri damlalar dökmeye başladı.Akan yaşı yanağını yalayıp, çenesinde kuruyamadan bir yenisi daha geldi.
Çok acizdi, biliyordu.Ama öylesine içine girmiş ve mahkumu olmuştu ki yaşanmışlıkların.Unutmak, ayaz vurmuş anılarına haksızlıktı, yapamazdı.”Sizden kurtulamıyorum, siz benden vazgeçin ne olur” diye anılarıyla kavga ederken yatağına girdi.Ciğerlerine zor doldurduğu nefesi iyice yavaşladı, gözlerini tonlarca yük taşıyormuşcasına yavaşça kapatıp, sigaradan sararmış ellerini yüzüyle yastığının arasına koydu.Uyanacağı yeni günün bugününden daha iyi olmayacağı düşüncesi onu çok yoruyordu, uykusunda bile! Vazgeçmesine ramak kalmıştı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder